Yüzyıllık yalnızlık, Güney Amerika edebiyatında önemli yer tutan bir eserdir. Bu anlamda okuyanlarda mutlaka büyük bir beklentiye sebep olmuştur. Ama eser kesinlikle bu beklentiyi karşılayabilecek düzeyde yazılmış.
Gabriel Garcia Marquez en etkileyici aile sagalarından birini yazmış. Her sayfası ayrı bir macera diyebileceğiniz bir kitap olarak her kütüphanede özel bir yeri tutacaktır. Bu yüzden okumaya başlamadan tereddüt etmeyin.
Bir yaşlı hikayesi gibi bu kitapta hem acımasız hem de fantastik öğelerle bezenmiş. Her satırı özel bir eser diyebiliriz. Okurken insanı duygudan duyguya sürüklüyor. Ancak bu çok hızlı şekilde oluyor. Keskin geçişler bazen okuyucu için vurucu olabiliyor.
Birden fazla nesilin hikayesi eğlenceli, hüzünlü ve heyecanlı şekilde ilerliyor. Elbette ki karakterlerin ve hikayelerin kargaşası bizi bazen çok yoruyor. Ama bu oldukça tatlı bir yorgunluk ve iyi bir tat bırakıyor.
Kasabanın kuruşulu geçirdiği evrimler çok canlı şekilde anlatıyor. Bunun yanında çarpık aile ilişkileri de kitapta büyük yer kaplıyor. Bu anlamda bazı okuyucular rahatısız edici bulabilirler.
Eksantrik özelliklere sahip bu aile kendi deliliği içinde yuvarlanıyor. Kısa zamanda güzel bir kasabaya dönüşen Maconda ise tüm Latin Amerika gibi kendine özgü acıları ile boğuşuyor.
Yazar eserinin yazarken kendi çocukluğundan ve kocakarı hikayelerinden etkilendiğini belirtmiş. Ama yüzyıllık yalnızlığı alegorik bir kitap olarak da görenler vardır. Çünkü Maconda'da yaşananlar hem Latin Amerika hem de Dünya toplumunun değişim evrelerinini temsil etmektedir.
Benzer şekilde korkutucu ama normalleştirilmiş aile ilişkilerinin de bir portresini sunar. Buendia ailesi hem saygıdeğer hem de lanetli bir ailedir. Ama başka bir açıdan bakıldığında sırandan da bir ailedir. Bu yüzden aile kurumuna yönelik eleştiri de denilebilir. Ayrıca ürkücü olayların zamanla ne kadar basite indirgendiğini ve hayatın nasıl umarsızca aktığını anlatmaktadır.
Bu karanlık ve trajik bir aile öyküsüdür. Bir anlamda her ailesi üyesi hayatta kendi yerini bulma macerasını yaşamaktadır. Yine de kullanılan dil hüzünlü bir hikayeyi bile çok eğlenceli hale getirebilir.
Elbette ki okuyucuyu yorabilecek çok fazla unsur var. Çok fazla olay, çok fazla karakter olması kitapta ciddi bir karmaşaya sebep oluyor. Belki bazı noktalarda okuyucunun kafası karışabilir.
Kitabın en özgün yanlarından bir tanesi Latin Amerika kokması olabilir. Yaşanan toplumsal olaylar, renkli betimlemeler, acımasızlığın mizahla iç içe geçmesi, insan davranışları o bölgeyi yansıtıyor.
Kitabın yalın bir anlatımı yok. Dolayısıyla edebiyata aşina olanların tercih etmesi gerekiyor. Tabi bu durum yazarın kasıtlı olarak yaptığı bir şey olmalı. Nihayetinde bir başyapıt yazmış. Ama ağır bir kitap olduğunu söyleyelim. Bazı hikayeler çok acımasız olduğundan insanı duygulandırabilir. Kitabın tüm kargaşasından arda bu hüzün kalıyor. Belki de yazarın amacı budur.
Gabriel Garcia Marquez'in yazarlığına hayran kalmamak mümkün değil. Özgün ve duygulandıran bir dili var. Kelimeleri çok kuvvetli kullanıyor. Diğer yazarları kıskandıracak kadar şiirsel etkileyici anlatımı var. Edebiyat severlerin bu kitabı mutlaka okuması gerekiyor. Klasikler arasında okuması en zevkli olanlardan bir tanesi denilebilir.
Gabriel Garcia Marquez en etkileyici aile sagalarından birini yazmış. Her sayfası ayrı bir macera diyebileceğiniz bir kitap olarak her kütüphanede özel bir yeri tutacaktır. Bu yüzden okumaya başlamadan tereddüt etmeyin.
Bir yaşlı hikayesi gibi bu kitapta hem acımasız hem de fantastik öğelerle bezenmiş. Her satırı özel bir eser diyebiliriz. Okurken insanı duygudan duyguya sürüklüyor. Ancak bu çok hızlı şekilde oluyor. Keskin geçişler bazen okuyucu için vurucu olabiliyor.
Yüzyıllık Yalnızlık Konusu
Yeni dünyada yeni kurulan ıssız bir kasabada Buendia ailesinin maceralarını anlatıyor. Ama bu ıssız yerleşke bir mikro dünya gibi tüm dünyamızın özelliklerini taşıyor. Köy hayatı, savaş, sanayileşme, aile ve insan ilişkileri bu kitapta kendine özgü şekilde yer buluyor.Birden fazla nesilin hikayesi eğlenceli, hüzünlü ve heyecanlı şekilde ilerliyor. Elbette ki karakterlerin ve hikayelerin kargaşası bizi bazen çok yoruyor. Ama bu oldukça tatlı bir yorgunluk ve iyi bir tat bırakıyor.
Kasabanın kuruşulu geçirdiği evrimler çok canlı şekilde anlatıyor. Bunun yanında çarpık aile ilişkileri de kitapta büyük yer kaplıyor. Bu anlamda bazı okuyucular rahatısız edici bulabilirler.
Yüzyıllık Yalnızlık Bize Ne Anlatıyor?
Kitap Buendia ailesinin farklı nesillerininin hikayesini anlatıyor. Hikaye kendine yeni bir ev bulmak isteyen çift ile başlıyor. Buendia ailesi ve onların takipçilerinden oluşan grup Maconda isimli yerleşkeyi kuruyorlar.Eksantrik özelliklere sahip bu aile kendi deliliği içinde yuvarlanıyor. Kısa zamanda güzel bir kasabaya dönüşen Maconda ise tüm Latin Amerika gibi kendine özgü acıları ile boğuşuyor.
Yazar eserinin yazarken kendi çocukluğundan ve kocakarı hikayelerinden etkilendiğini belirtmiş. Ama yüzyıllık yalnızlığı alegorik bir kitap olarak da görenler vardır. Çünkü Maconda'da yaşananlar hem Latin Amerika hem de Dünya toplumunun değişim evrelerinini temsil etmektedir.
Benzer şekilde korkutucu ama normalleştirilmiş aile ilişkilerinin de bir portresini sunar. Buendia ailesi hem saygıdeğer hem de lanetli bir ailedir. Ama başka bir açıdan bakıldığında sırandan da bir ailedir. Bu yüzden aile kurumuna yönelik eleştiri de denilebilir. Ayrıca ürkücü olayların zamanla ne kadar basite indirgendiğini ve hayatın nasıl umarsızca aktığını anlatmaktadır.
Genel Değerlendirme
Yüzyıllık yalnızlık diğer kitaplar çok farklı bir deneyim sunuyor. Bu anlamda hak edilmiş bir ünü var. Okuduğunuzda zevk almamanız çok zor. Mizah yönü daha karanlık olduğundan her zaman güldürmüyor. Trajikomik unsurlar içeriyor.Bu karanlık ve trajik bir aile öyküsüdür. Bir anlamda her ailesi üyesi hayatta kendi yerini bulma macerasını yaşamaktadır. Yine de kullanılan dil hüzünlü bir hikayeyi bile çok eğlenceli hale getirebilir.
Elbette ki okuyucuyu yorabilecek çok fazla unsur var. Çok fazla olay, çok fazla karakter olması kitapta ciddi bir karmaşaya sebep oluyor. Belki bazı noktalarda okuyucunun kafası karışabilir.
Kitabın en özgün yanlarından bir tanesi Latin Amerika kokması olabilir. Yaşanan toplumsal olaylar, renkli betimlemeler, acımasızlığın mizahla iç içe geçmesi, insan davranışları o bölgeyi yansıtıyor.
Kitabın yalın bir anlatımı yok. Dolayısıyla edebiyata aşina olanların tercih etmesi gerekiyor. Tabi bu durum yazarın kasıtlı olarak yaptığı bir şey olmalı. Nihayetinde bir başyapıt yazmış. Ama ağır bir kitap olduğunu söyleyelim. Bazı hikayeler çok acımasız olduğundan insanı duygulandırabilir. Kitabın tüm kargaşasından arda bu hüzün kalıyor. Belki de yazarın amacı budur.
Gabriel Garcia Marquez'in yazarlığına hayran kalmamak mümkün değil. Özgün ve duygulandıran bir dili var. Kelimeleri çok kuvvetli kullanıyor. Diğer yazarları kıskandıracak kadar şiirsel etkileyici anlatımı var. Edebiyat severlerin bu kitabı mutlaka okuması gerekiyor. Klasikler arasında okuması en zevkli olanlardan bir tanesi denilebilir.
